1 Temmuz 2007 Pazar

HAYATIMIZI HER GÜN YENİLERİNİ İCAD ETTİĞİMİZ KORKULARLA KARARTMANIZA İZİN VERMEMEK İÇİN, GELECEĞİMİZİ KENDİ SİYASAL İRADEMİZLE, SAĞDUYULU VE SOĞUKKANLI BİR SABIRLA KURABİLMEK İÇİN, TAM DA ŞİMDİ BİRBİRİMİZİN YÜZÜNE BAKIP YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN, BARIŞA, SADECE BİRAZ BARIŞA İHTİYACIMIZ OLDUĞUNU HAYKIRIYORUZ� �
Son günlerde diye başlayan yazılar yazmaktan ve bu yazıların ilk cümlelerinin hep kana bulanan geçmişimiz ve daha çok kan, ölüm, gözyaşı ve utançla örülmeye kalkışılan geleceğimize dair korkularımızdan söz etmesinden çektiğimiz acı artık dayanılmaz hale geldi. Bizler, susturulmaktan, söylediklerimiz ve yazdıklarımız için dışlanmaya çalışılmaktan, hainler ve düşmanlar olarak gösterilmekten, yalnızlıktan.. korkmuyoruz.Buna da, buna direnmeyi de biliriz. Biz artık, barışa olan inancımızı ve umudumuzu yitirmekten, kendi sesimize inanmaz hale gelmekten ve bu ölüm oyununun seyircileri olmaktan, bu suç ortaklığı ve utançla yaşamaya zorlanmaktan korkuyoruz. Eli silah tutan sözümüze kulak vermiyor.Onyıllardır, onbinlercemiz, ölerek ve öldürerek birbirimizin yüzüne bakamaz hale geldik.Belki de bu nedenle, sadece birbirimizin yüzüne bakabilsek, bir tek sözcüğe bile gerek kalmadan her şeyin çözülmeye başlayabileceği, hepimizin � ne mutlu ki bu ülkede yaşıyoruz� diyebileceğimiz, başlamak için bir yer bulabileceğimiz mümkün olduğu için, bizi birbirimizden bu kadar uzak tutabilmek için, gereken her şey yapılıyor. Bu oyun ölmemiz ve öldürmemiz üzerinden oynanıyor. Ölümler, ölülerimiz, analarımız, babalarımız, sevgililerimiz, eşlerimiz acı çekerken ne kadar da birbirlerine benziyorlar.Yüreği yananların Kürt ya da Türk olmaları fark etmez.Anaların sessiz çığlığına kulak verelim. Analarımız, bıraksalar birbirlerinin oğullarını kızlarını ölmekten ve öldürmekten kurtarabilirlerdi. Kocaman, takım elbiseli adamların, üniformalı herkesin yapamadığını yapabilirler, oğullarının kızlarının dağlara, marşlar söyleyerek birbirlerini öldürmek için değil, sevda türküleri söylemek için çıkmasını sağlayabilirlerdi. Bu ülkenin geleceğini öfkeye, nefrete, korkulara terketmek istemiyoruz. Ölerek ve öldürerek kuracağımız bir geleceğin getirilerini istemiyoruz. Birbirimizin yüzüne bakıp korkmadan sorularımızı sormak istiyoruz. Hangi küresel, bölgesel yada sınıfsal çıkarlarınız için siyasi irademize el koymaya kalktığınızı, bizi çirkin bir ölüm oyununun figuranları haline getirmeye çalıştığınızı bilmek istiyoruz. Şiddetsiz bir yaşam için daha kaç can vermemiz gerektiğini bilmek istiyoruz. Barış için bir yol bulmaya mecbur olduğumuzu haykırmak istiyoruz. Toplumsal huzurun, kardeşliğin ve barışın yolunun; ne yeni güvenlik bölgelerinin inşasından, ne olağanüstü hali anımsatan uygulamalardan, ne mayınların hayatları, umutları delik deşik etmesinden, ne de kitlelerin milliyetçi reflekslerinin öne çıkarılmasından geçmediğini biliyoruz. Barışın mümkün olduğunu,bunu becerebilmek için yeterli aklımız,kalbimiz ve inancımızın olduğunu düşünüyoruz. Hayatımızı her gün yenilerini icad ettiğiniz korkularla karartmanıza izin vermemek için geleceğimizi kendi siyasal irademizle, sağduyulu ve soğukkanlı bir sabırla kurabilmek için tamda şimdi bir birimizin yüzüne bakıp yeniden başlamak için barışa, sadece biraz barışa ihtiyacımız olduğunu söylemek istiyoruz. Bunun için, başlattığımız imza kampanyasına katılarak her şeye karşın umudumuzu çoğaltacağımıza inanıyoruz. TÜRKİYE BARIŞINI ARIYOR KONFERANSI ÇAĞRICILARI
http://www.barisinisiyatifi.org/imza.php

Hiç yorum yok: