Sorunlar nerede çözülür?
Gün geçmiyor ki her gün ordu güçlerinden ve gerilla güçlerinden yeni kayıp haberleri gelmesin. Her gün kurulan bubi tuzaklarına kurban giden,çoğu zorunlu olarak görev yapan askerler ve birkaç paralı subay ya da ordu güçlerinin top ve füzeleriyle dağı taşı bombalaması sonucu,çoğu zoraki olarak ya da ailesinden verdiği bir kayıba tepki olarak dağlara çıkmış gönüllü ya da gönülsüz gerillalar hayatını kaybedip duruyor. Ölen ölür elbet,mademki bir mücadeleye girilmiş kayıpların olmaması düşünülemez lakin bizim dillendirmek istediğimiz mevzu kayıplar değil her ne olursa olsun sırtına bir üniforma geçirmiş kişi bunun risklerine ve bedellerine katlanmak zorundadır…
Bizim sorumuz:acaba çözüm mekanı gerçekten dağlar mıdır? Elbette tarihte her siyasi hareket kazanımlar elde etmek için silahlı hareketleri bünyelerinde barındırmıştır velev ki bugüne kadar kurulan devletlerin bazılarının tarihine baktığımızda bu siyasi hareketlerin silahlı hareketlerle desteklenmesi sonucu kuruldukları görülür. Uzağa gitmeye gerek yok...Başta ABD, İsrail bu şekilde kurulmuş devletlerdir. Burada Kürd hareketinin bağımsız bir Kürd devleti kurmak gibi nihai bir amacı var ise burada söyleyecek sözümüz yok çünkü bu taktirde yaptığı mücadele yöntemi doğrudur ve bu mücadele taraflardan birinin pes etmesine kadar sürecektir. (Görünen o ki şu önümüzdeki 10 yıllık süreçte kimsenin bunu yapmaya niyeti yok. Olağanüstü durumlar her zaman söz konusu olup mevcut durumu değiştirebilir tabi. Mesela ABD’nin Kuzey Iraktaki üstlenmesini tam olarak yapmasıyla beraber bölgede Türkiye’ye ihtiyacı kalmaması gibi ki Erbil’de inşa edilen İncirlik hava üssüne alternatif dev üs bunun göstergesidir) Burada Türkiye’deki Kürd hareketlerinden milliyetçi yaklaşıma sahip olan PKK’nın savunduğu değerleri göz önünde bulundurduğumuzda daha önce bir çok defa Türkiye’den bağımsız bir Kürd devleti amaçlamadıklarını nihai amaçlarının federe bir yapıya kavuşmak olduğunu defalarca ifade ettiklerini görürüz (Ben onların ve okuduklarımın yalancısıyım, böyle iddia ediyorlar biz de değerlendirmemizde bunu göz önünde bulunduruyoruz asıl amaçları başkaysa o ayrı bir mevzu ve bizi bağlamaz zahire göre yorumlayalım) Bunu doğru kabul ettiğimiz taktirde sorulması gereken soru bu amaca ulaşmak için silahlı mücadele vermenin gerekli olup olmadığıdır yani eğer nihai amaç T.C içinde kalmak ancak özerk olmak ise bunu gerçekleştirmek için dağlarda ve şehirlerde illegal silahlı hareket (komik oldu ben de farkındayım) akıllı bir seçim midir? Bize göre hayır! Madem ki asıl amaç ülke bütünlüğü içinde yer alan özerk bir yapıya kavuşmak;ülke bütünlüğünü oluşturan halklar arasındaki bağları yok edeceknefret uyandıracak eylemlere ya da askeri operasyonlara imza atmak akıllıca bir yol değildir.
Şu unutulmamalıdır;öldürülen her asker ve gerilla patlatılan her bomba,yakılan her köy,taranan her karakol uçaklarla, toplarla bombalanan her kırsal alan bu aradaki bağı daha zayıflatmakta nefreti daha da perçinlemektedir. Gidiş iyi bir gidiş değildir. Halklar arasındaki nefret artık elle tutulur gözle görülür bir yoğunluğa ulaşmıştır bundan sonrası ağır bir çatışma ve linç ortamıdır. Eğer Türk Devleti ve Kürt hareketi gerçekte böyle bir durumu hedeflemiyor ise iyi niyetle bir araya gelmeli ve kısa süre içinde kontrolden çıkacak bu durumu normalleştirmelidir. Türk Devleti derhal ikili diyaloga girmeli (Bakınız İspanya ve İngiltere en sonunda bu inadı kırdılar ve barış yolunda önemli adımlar attılar) ve böylece yabancı istihbaratları devreden çıkartarak her iki kesimi memnun edecek,kansız bir orta yol bulmaya çalışmalıdır. Unutulmamalıdır orda akan kandan nemalanan kesimler vardır ve bu barışçıl diyalogu engellemek için ellerinden geleni yapacaklardır -ki yaptılar bugünkü ortam yabancı istihbaratlarla işbirliği yapan bu kesimlerin marifetidir- barış için kararlı adımlar atılmalı ve bu engeller tek tek aşılmalıdır aksi taktirde akan kan durmayacak ve her gün yeni analar diğerlerine katılarak kayıplarına ağlayacaklardır.
Sorunları dağlarda çözebiliriz ancak sorunları dağlarda çözmenin ağır bedelleri vardır. Gelin sorunları dağlarda değil meydanlarda, referandumlarda çözelim…
Bizim sorumuz:acaba çözüm mekanı gerçekten dağlar mıdır? Elbette tarihte her siyasi hareket kazanımlar elde etmek için silahlı hareketleri bünyelerinde barındırmıştır velev ki bugüne kadar kurulan devletlerin bazılarının tarihine baktığımızda bu siyasi hareketlerin silahlı hareketlerle desteklenmesi sonucu kuruldukları görülür. Uzağa gitmeye gerek yok...Başta ABD, İsrail bu şekilde kurulmuş devletlerdir. Burada Kürd hareketinin bağımsız bir Kürd devleti kurmak gibi nihai bir amacı var ise burada söyleyecek sözümüz yok çünkü bu taktirde yaptığı mücadele yöntemi doğrudur ve bu mücadele taraflardan birinin pes etmesine kadar sürecektir. (Görünen o ki şu önümüzdeki 10 yıllık süreçte kimsenin bunu yapmaya niyeti yok. Olağanüstü durumlar her zaman söz konusu olup mevcut durumu değiştirebilir tabi. Mesela ABD’nin Kuzey Iraktaki üstlenmesini tam olarak yapmasıyla beraber bölgede Türkiye’ye ihtiyacı kalmaması gibi ki Erbil’de inşa edilen İncirlik hava üssüne alternatif dev üs bunun göstergesidir) Burada Türkiye’deki Kürd hareketlerinden milliyetçi yaklaşıma sahip olan PKK’nın savunduğu değerleri göz önünde bulundurduğumuzda daha önce bir çok defa Türkiye’den bağımsız bir Kürd devleti amaçlamadıklarını nihai amaçlarının federe bir yapıya kavuşmak olduğunu defalarca ifade ettiklerini görürüz (Ben onların ve okuduklarımın yalancısıyım, böyle iddia ediyorlar biz de değerlendirmemizde bunu göz önünde bulunduruyoruz asıl amaçları başkaysa o ayrı bir mevzu ve bizi bağlamaz zahire göre yorumlayalım) Bunu doğru kabul ettiğimiz taktirde sorulması gereken soru bu amaca ulaşmak için silahlı mücadele vermenin gerekli olup olmadığıdır yani eğer nihai amaç T.C içinde kalmak ancak özerk olmak ise bunu gerçekleştirmek için dağlarda ve şehirlerde illegal silahlı hareket (komik oldu ben de farkındayım) akıllı bir seçim midir? Bize göre hayır! Madem ki asıl amaç ülke bütünlüğü içinde yer alan özerk bir yapıya kavuşmak;ülke bütünlüğünü oluşturan halklar arasındaki bağları yok edeceknefret uyandıracak eylemlere ya da askeri operasyonlara imza atmak akıllıca bir yol değildir.
Şu unutulmamalıdır;öldürülen her asker ve gerilla patlatılan her bomba,yakılan her köy,taranan her karakol uçaklarla, toplarla bombalanan her kırsal alan bu aradaki bağı daha zayıflatmakta nefreti daha da perçinlemektedir. Gidiş iyi bir gidiş değildir. Halklar arasındaki nefret artık elle tutulur gözle görülür bir yoğunluğa ulaşmıştır bundan sonrası ağır bir çatışma ve linç ortamıdır. Eğer Türk Devleti ve Kürt hareketi gerçekte böyle bir durumu hedeflemiyor ise iyi niyetle bir araya gelmeli ve kısa süre içinde kontrolden çıkacak bu durumu normalleştirmelidir. Türk Devleti derhal ikili diyaloga girmeli (Bakınız İspanya ve İngiltere en sonunda bu inadı kırdılar ve barış yolunda önemli adımlar attılar) ve böylece yabancı istihbaratları devreden çıkartarak her iki kesimi memnun edecek,kansız bir orta yol bulmaya çalışmalıdır. Unutulmamalıdır orda akan kandan nemalanan kesimler vardır ve bu barışçıl diyalogu engellemek için ellerinden geleni yapacaklardır -ki yaptılar bugünkü ortam yabancı istihbaratlarla işbirliği yapan bu kesimlerin marifetidir- barış için kararlı adımlar atılmalı ve bu engeller tek tek aşılmalıdır aksi taktirde akan kan durmayacak ve her gün yeni analar diğerlerine katılarak kayıplarına ağlayacaklardır.
Sorunları dağlarda çözebiliriz ancak sorunları dağlarda çözmenin ağır bedelleri vardır. Gelin sorunları dağlarda değil meydanlarda, referandumlarda çözelim…